Çok sıcak bir yol filmi.Ayrıca bu sene Oscar ödüllerine 6 dalda aday.Filmin afişi çok kötü ancak bu sizi yanıltmasın.
Woody Grant 75 yaşında alkolik bir adamdır ve piyangodan ödül kazandığını öğrenir,bu ödüle ulaşmak için Montana'dan Nebraska'ya olan inatçı yolculuğu anlatılır.
Dram ancak gözünüze sokmadan hissettirerek ve yine komediyi de dozunda kullanıyor.Gözlerinizin dolmasına izin veriyor ancak dudağınızdaki kocaman gülümseme de beraberinde iken.Siyah beyaz olması çok güzel bir hava katıyor.
İçinde umut barındıran filmleri ayrı bir severim.Bu filde bolca bulunuyor bu nedenle de içten.Müzikler müthiş.Film gibi sade ama sıcacık.
Başrol oyuncumuz Woody (Bruce Dern) muhteşem.Yaşlı ve uzağınızda olan herkesi özlemenize neden olacak kadar harika bir oyunculuk sergiliyor.Aynı zamanda eşi de çok komik.
Senaryo farklı ve Amerika'yı bir de buradan görün diyor.
Bu listeyi seviyorum ama tabi ki benim için büyük eksiklikler var.Örneğin çok sevdiğim İn the mood for love,Kill bill vol. 2 listede yok.En iyi olup olmadıkları tartışılır.Ancak yine de çok güzel filmleri içinde barındırıyor.Ben izlemediğim filmleri listeme ekledim.Listenin orijinal sitesi için tıktık Ayrıca filmlerin imdb sayfaları için isimlerine tıklayınız.Filmler beğeni derecesine göre değil yıllarına göre sıralanmıştır.
The Lord Of The Rings Return-Yüzüklerin Efendisi: Kralin Dönüsü (2003) Yine başarılı serilerden.Hatta tüm kısımları güzel serilere pek rastlanılmıyor.Alien da bu tür serilerden.
Anchorman: The Legend Of Ron Burgundy-Anchorman: O Bir Efsane (2004) İyi bir komedi filmiydi.Pek sevmediğim bir tür olsa da bunu sevmiştim.Özellikle hava durumu sunucusu rolündeki aktörü başarılı buluyorum.
The Dark Knight-Kara Sövalye(2008) Bu seriyi seviyorum. Ancak ilk filmini daha başarılı buluyorum.
District 9 -Yasak Bölge 9(2009) Uzaylılar hakkında yapılan en en iyi filmlerden. Belgesel havasında ilerliyor. Konu işleyişi olarak da başarılı. Ve gerçekçi bir havaya sahip.
Bir film aşkı nasıl bu kadar derinden hissettirir?
Öncelikle soundtrack'ından başlayacağım.Kesinlikle insanı hüzne boğuyor.
Bir şahaser.Şiir gibi bir film.Görüntüler ve müzik o kadar iyi harmanlanmış ki..
Şu an bu film hakkında ne desem az olacak.Ne kadar harika duygular hissettirdiğini aktaramayacağım.
Konuyu sonuna kadar anlatsam da sorun olmaz.Konu değil önemli olan filmde.Müzikler ve görsel olarak aşkı hissettiriyor.Ki bu çok zordur.Ancak bir ustanın elinden çıkmış.Görüntü yönetmeni Christopher Doyle.
Bir pansiyonda hayatları kesişen Bay Chow ve Bayan Chan'in hikayesini anlatıyor Wong Kar Wai bizlere.Ancak tek ortak noktaları bu değil.İkisi de aldatılıyor ve aynı kişilere tercih ediliyorlar.
Devamında yemeğe çıkıp ikisi de tercih edildikleri insanların nelerden hoşlandıklarını birbirlerinden öğreniyorlar.
Bayan Chan'in gelecek hüzünlü anlara kendisini hazırlamak için Bay Chow ile yaptığı prova sahneleri çok etkileyici.Zaten yeterince hüzünlü an yaşadığı için önceden hazırlanmak istiyor.Film boyunca Bayan Chan kendisini çevreye mutlu göstermek için oldukça fazla uğraşıyor.Her zaman bakımlı olmasını da buna bağlıyorum.Kimonoları muhteşem ancak ona başka bir yazıda değineceğim.Ve kendisi sinemayı çok seviyor.
Müthiş zarif bir kadın.Merdivenlerden çıkarken de sokakta yürürken de.
Bay Chan ise adeta bu zarif kadına tutuluyor.Ancak onu incitmekten korkuyor ve ona her zaman destek oluyor.Birbirlerine sığınıyorlar.Onun mutlu görünmek gibi bir çabası yok.Zaten o mutluluğu Bayan Chan de bulmuş durumda.Oldukça içten ve saf bir sevgiyle bağlı ona.Fakat eski eşleri gibi olmak istemiyorlar ve bunun için çabalıyorlar.
-Bu sahneye ayrı bir aşığım.-
Dünyanın en güzel aşk filmi diyebilirim.Ki ben A Short Film About Love filmini de çok severim ve ikisi de benim için aşk kategorisinde en iyilerden.Ancak bu filmin yeri bende ayrı çünkü estetik bir film.Sadece bir sigara dumanı,yağmur,bakış,gölge hatta bir taşa oyulmuş deliğin nasıl böyle büyük anlamlar taşıdığına şaşırdım.
Diyaloglar oldukça az ama böyle olunca çok daha değerli oluyorlar.Çok daha yerinde.Aşk sözcüklere dökülmüyor.Ki dökülse bu kadar etkilemezdi zaten.
Ve aşk filmi diyorum ama filmde hiçbir şekilde fiziksel temas yok.Bakışlar var susuşlar var kısaca aşkı hissettirecek her şey var.
Durağan ve yavaş bir film.Yalnız bu sıkıcı demek değil.Büyüleyici.. Adeta bir fotoğraf karesine bakıyormuş gibi hissediyorsunuz.Slowmotion görüntüler oldukça fazla.Yalnız tekrar söylüyorum bu görüntülere müzik eklenince o aşkı içinizde hissediyorsunuz.
İzlediğinizde hayatınız çok boş gelebilir.Şimdiki zamandan soğuyabilirsiniz.Ve film hüzünlü.Ancak aşırı dozda hüzünlü.Bu yüzden izlediğiniz güne dikkat etmelisiniz.
Benim gibi yanlış sıralamayla izlemeyin diye söylüyorum.Devam filmi; 2046.
Fransa'da yeni dalga akımının başlamasına neden olan filmdir.400 Darbe 'okul kırmak' anlamına gelen bir Fransız deyimidir.
François Truffaut'un ilk filmi olmasına rağmen bir başyapıt özelliği taşır.Bunun nedeni şüphesiz ki filmin bir otobiyografi özelliği taşımasıdır.27 yaşında bir gencin elinden çıkmış gibi değil asla çok daha olgun bir yapım ama kendi hayatından izler taşıdığı için duyguyu karşı tarafa bu kadar iyi veriyor.
Okuldan kaçan küçük Antoine'nin annesini bir adamla görmesi sonucu yaşadıkları anlatılır.Küçük kahramanımız yeni durum karşısında ne yapacağını bilemiyor.Karşılaştığı kötü durumları olgun düşünememesinden dolayı çok daha berbat hale getiriyor.Korkusu sonucu hep yanlış yolu seçiyor.Yalan söylüyor,kaçıyor..Ancak yine de bir çocuk olduğu için çabuk unutup iyi geçinmek istiyor bu yüzden görevlerini yerine getirmek için uğraşıyor en küçük bir ödülden mutlu oluyor.Ancak yine istediği gibi olmuyor yine yetişkinler tarafından yanlış anlaşılıyor.
Ailelerin ne kadar acımasız olduğunu,fazla baskının çocuk için çok daha kötü sonuçlara yol açtığını görüyoruz.Yetişkinlerin bıkmışlığı ve bu ruh haliyle çocuğunu sürekli cezalandırma yoluna gitmesi.Sorunlu görünen çocuk oluyor çeşitli davranışları sonucunda ancak sorun ailede.Tüm sorunların nedeni yetişkinlerin çocuk gözünden bakmaması.Hiç çocuk olmamış gibi davranmaları.Ama bunları neden yaptığı tamamen çocuk olmasında saklı.Bunu da o psikologla görüşme sahnesinden anlıyoruz.Aslında ne kadar saf düşündüğünü görüyoruz.
Sınıf sahneleri çok gerçekçi ve bu yüzden etkileyici.Film siyah beyaz ve Paris'ten harika görüntüler sunuyor izleyicilerine.
Sonunun neden bu kadar etkileyici olduğunu hala anlayabilmiş değilim.Nasıl güzel nasıl umutlu...Denize çok bağlı olduğum için belki de.
Eğlenceliydi.Karakterler ve konuyu beğendim.Bir babanın aile için ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor.
Aşk Zamanı/İn The Mood For Love
Aşkı hissettiriyor.Bu başyapıtın yazısı için tıktık
Chungking Express
Kar wai wong filmlerine aşığım.Buradaki iki erkek kahramanın da monologlarına bayıldım.Karakterler oldukça saf ve içten.Ve insanda oyuncak ayı alma isteği doğuruyor.
Bulut Atlası/Cloud Atlas
Kitabı çok övüldüğü için çok yakında kitabını alıp okuyacağım zira filmi beğendim.
Suç Zamanı/Timecrimes
Vakit kaybıydı çok daha iyi filmler varken izlemeye değmez.
Yaratık/Gwomeul
İkinci kez izledim seviyorum bu filmi.
Ben Efsaneyim/I am Legend
Gayet güzel bir film.Ancak bu zamana kadar izlememek için diretmişim nedense.